Geçenlerde okuduğum haberlerden biri yüreğimi dağladı. İstanbul’da bir kız çocuğunun 15 kişi tarafından istismar edildiği haberi. Bilmiyorum okudunuz mu ama, ben keşke okumaz olaydım. Çocukları korumak devletin en temel görevidir. Bu görev ne yazık ki tam olarak yerine getirilmiyor. Yasalardan kimse korkmuyor, hiç kimsenin hiçbir şey umurunda değil. Bu beni biraz ümitsizliğe de sürüklüyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı olarak, böyle durumların sonucu ile polikliniğimde sık sık karşılaştım. Mecburi hizmet yaparken, istismara uğramış çocuklarla ve parçalanan hayatları ile karşılaştım. Her hikaye beni daha fazla yıktı, daha fazla ümitsizliğe sürükledi.
Masumiyetin Yok Edilişi
Çocuklar, dünya üzerindeki en masum varlıklardır. Onların dünyası, renkli düşlerle, oyunlarla ve keşiflerle doludur. Bir çocuğun istismara uğraması, bu masumiyetin vahşice yok edilmesi anlamına gelir. Bu tür bir olay, sadece o çocuğun değil, çevresindeki herkesin yaşamını derinden etkiler.
Toplumda Yarattığı Etkiler
Çocuk istismarı, toplumun güven duygusunu sarsar. Bir çocuğun zarar görmesi, hepimizi derinden etkiler ve toplumsal bir travma yaratır. İnsanlar, çocuklarının güvenliğinden endişe etmeye başlar ve bu endişe, toplumsal ilişkilerin de gerilmesine yol açar. Her bir istismar haberi, toplumsal vicdanı kanatır ve derin bir acı bırakır.
Çaresizlik ve Öfke
Böyle olaylar karşısında hissettiğimiz çaresizlik ve öfke, çoğu zaman ne yapacağımızı bilemez hale getirir bizi. İnsanlar, çocuklarını nasıl koruyacakları konusunda endişelenir, adaletin yerini bulup bulmayacağı konusunda kaygılar yaşar. Çocuk istismarına karşı verilen mücadele, sadece hukuki değil, aynı zamanda toplumsal bir savaştır.
Sessiz Çığlıklar
Çocuklar, yaşadıkları travmayı dile getiremediklerinde, bu acı içlerinde büyür ve hayatlarının geri kalanını etkiler. Bu sessiz çığlıkları duymak, anlamak ve onlara destek olmak, toplum olarak en önemli görevlerimizden biridir. Onların acılarını hafifletmek, yaralarını sarmak için her birimize büyük görevler düşüyor. Katıldığım tüm sempozyumlarda meslektaşlarımla paylaştığım, değişmeyen tek slaytım vardır: çocuk istismarını siz tanıyabilirsiniz. bu çocuklara sizin yardım etme şansınız daha yüksek.
Umut ve Gelecek
Ancak bu karanlık tabloya rağmen, umudu kaybetmemek gerek. Çocuk istismarına karşı verilen mücadelede, her birimizin yapabileceği şeyler var. Çocuklarımızı bilinçlendirmek, onlara güvenli alanlar sağlamak, istismar vakalarını fark edip yetkililere bildirmek ve bu konuda toplumsal farkındalığı artırmak, atılabilecek önemli adımlar arasında. Ama en önemlisi de yasaların etkin kullanılabilmesini sağlamak.
Sonuç Olarak
Her bir çocuk, geleceğimizin umudu, yarının ışığıdır. Onların güvende olduğu, sevgi dolu bir dünyada büyümeleri için elimizden geleni yapmak, hepimizin sorumluluğudur. Çocuk istismarı gibi acı olaylar karşısında sessiz kalmamak, çocuklarımızın geleceğini korumak için harekete geçmek zorundayız.
Unutmayalım ki, her bir çocuk, sevgi ve güvenle büyümeyi hak eder.





Yorum bırakın