Sabah 06:00.. yollar boştu yetişebildim hastaneye.. şimdi bir kahve içip vizitleri hazırlayayım.

06:15.. Doğumhane çok dolu. Geceki ekip iyi çalışmış anlaşılan. Daha doğum için bekleyen 3 hasta var doğumhanede .. bir muayene edelim bakalım..

ilk gebe 5 cm, biraz bekleyebilir bu.. ikincisi 3 cm.. sonuncusu tam açık olmuş.. doğurtup öyle başlayayım vizite bari..

06:45.. Doğum oldu.. anne iyi bebek iyi.. mesleğimin en güzel anı..
servise geçip vizitleri hazırlayayım..

07:00- doğum servisindeki ilk hasta gebelik şekeri olan hasta.. hımm.. şekerleri pekte iyi gitmiyor. buna bağlı bebek iyilik halinden de emin olamadım. ileri değerlendirme yapalım. hastaya aç kalmasını söyleyeyim bari..

07:15.. ikinci hasta anne adayı 39 yaşında ileri kalp hastalığı var. Kardiyoloji  hekimleri gebeliği yasaklamış aslında. 34 haftalık gebe.. Anne adayı solunum sıkıntısından düz yatamıyor. oturur vaziyette yatıyor. ”Bu bebeği sen mi istedin?” diyorum.. ” Hayır, doktor hanım. Ben çocuk istemedim, zaten 3 tane var şükür. Bunu eşim istedi.” diyor hasta. ”şimdilik bebek iyi, ama sen iyi olacak mısın bakalım. Kardiyoloji hekimleri ile durumunu konuşalım” diyorum.

07:20 sonraki yatakta dün benim yatırdığım 14 yaşında gebe bir hasta var; 12 haftalık gebe. Çocuğun o kadar güzel gözleri var ki.. O gözlere dün bakamamıştım. Babasının arkadaşı tecavüz etmiş kızımıza..
nasılsın diyorum, cevap yok. Ağrın var mı sancıların olmazsa seni kurtaramayız diyorum bu durumdan.. yine cevap yok, ama yüzünden anlıyorum; ağrı geliyor ara sıra..

Diğer yatak vizitleri bitince doğumhaneye dönüyorum. Doğum için bekleyen gebeleri tekrar değerlendiriyorum.. gebenin birinde bebek kalp atımlarının hafif düştüğünü tespit ediyorum, sezaryene almak istediğimi belirtiyorum anneye.. bebeğin sıkıntıda. ben bilmem eşimle konuşun diyor. Ülkemin acı gerçekleri kadınlar kendi bedenleri üzerine tek başına karar alamıyor ne yazık ki. Eşin nerede, diye soruyorum gebeciğe.. Eşi evdeymiş. Kaldıramamışlar.. telefonu da açmıyormuş. nasıl bekleriz, böyle devam ederse bebeği kaybetme riskimiz var diyorum. ben karar veremem diyor. elim ayağım birbirine dolaşıyor. kendisi izin vermeden ameliyata da alamıyorum. yakınlarını aramaya çalışıyorum . Kaynanası var kapıda. Ona diyorum eşine ulaşma şansımız yok mu? anlatıyorum durumu. Kadın çaresiz. Ne uygunsa onu yapın diyor hocam.  Dönüyorum tekrar gebeciğe.. Bak kızım diyorum seni ameliyata almamız lazım. bebeğin ölecek yoksa yakınların ile konuştum. eşin telefonu açmıyor. Bu durumda karar vermek sana düşüyor. zaman kaybetmememiz lazım.  ” peki.. ” diyor kadın. ameliyata bir an evvel çıkarıp çocuğu doğurtuyoruz. İlk başta biraz ses çıkarmıyor. korkuyorum. hayata baştan böyle başlaması içimi yakıyor bu çocuğun. sonra Allahtan çocuk doktorları müdahale ediyor. pespembe oluyor.. küçücük bir kız çocuğu.. ağlıyor.. ameliyathane onun çığlıkları ile dolarken.. rahatlıyoruz..

sonra tekrar doğumhaneye iniyoruz.. Sonraki gebemizde doğurdu doğuracak.. kadına bütün gücüyle ıkınmasını söylüyorum. ıkınıyor. bir erkek bebek dünyaya geliyor.

12:00 poliklinikten yatan gebeleri değerlendirmem lazım, diyip ağzıma küçük bir ekmek içinde az biraz peynir atıyorum. açlığımı bastırır, nasılsa diye.
14 yaşındaki kızımızın biraz kanaması olduğu bilgisini alıyorum. muayeneye çağırıyorum. Atıyor sonunda. materyalleri savcılık genetik inceleme için istiyor. uygun şartlarda saklayıp polisleri bekliyoruz. kızımıza psikiyatri konsültasyonu istiyoruz.

kalp problemi olan gebenin solunum sıkıntısı artıyor. Kardiyoloji ile görüşüyoruz. bu gebelik böyle devam edemez diyor.. anneyi doğuma almamız lazım. Doğum riskli.. anne hayatı kaybedilebilir.. eşine ve kendisine açıklıyorum durumu.. kadın çocuklarını görmek istiyor. Eşi gidip getiriyor. çocukları ile vedalaşıyor önce anne..

sonra eşine bakıyor.. eşine hiçbir şey demiyor.. ben hazırım diyor doktor hanım. tamam diyorum. alıyoruz anneyi.. içeri girerken eşi geliyor yanıma.. Doktor diyor.. Eşime bir şey olursa senden bilirim.. Eşim yaşamalı diyor.. yoksa sonrasını sen düşün..

Neyini ben düşünecekmişim demek istiyorum. ben bir annenin ölmesini istermiyim?

diyemiyorum..

susuyorum.. muhtemelen ameliyat masasında kalacak bir kadın için üzülmekten başka bir şey gelmiyor elimden..

saat: 17:25.. bu saati ömrüm boyunca unutamayacağım.. bebek sağlıklı bir şekilde doğuyor.. anne hemen sonrasında kalbinin durması ile kendinden geçiyor.. müdahale etmeye başlıyoruz. Bir taraftan anestezi ekibi, bir taraftan ben yaklaşık 50 dakika müdahale ediyoruz. yanıt vermiyor.. Anneyi kaybettiğimizi kabul edip olduğum yere yığılıyorum..

çocuğunu gördü öptü hiç olmazsa diyorum kendi kendime.. kokusunu aldı..

bu mesleği neden yapıyorum diyorum…

aşağıdan haber geliyor, plasenta previa (bebeğin eşi doğum yoluna yerleşmiş) kanamalı bir eski sezaryenli gebe yatıyor diyorlar.

ben çıkıp ölen annenin yakınlarına bilgi vermeye çalışıyorum.. baba yakama yapışıyor. güvenliği çağırmıştık. Güvenlik babayı alıyor..

ben ameliyathaneye çıkıyorum..

saat 21:00 .. Ameliyata girmeden aileye rahimin alınabileceğini söylüyorum. kanama durmazsa yapacağımız başka birşey yok diyorum. kaynana olmaz diyor.. o rahim alınırsa kadın olmaz artık.. biz napalım öyle gelini?

saat 22:00.. bebek sağlıklı bir şekilde çıkıyor.. ama annenin kanaması durmuyor. rahimi almak zorunda kalıyoruz.

saat 23:00 .. rahmini aldığımız için hastanın yakınları tepkili.. bütün sülale camı çerçeveyi indiriyor..

kendime soruyorum.. bu mesleği niye yapıyorum?

saat 02:00 … ortalık sakin.. bir kahve içeyim diyorum.. servite yatan şeker hastalığı olan gebenin şekerinin çok arttığı haberi geliyor.. insülin ile araya girilmesini söylüyorum. kan gazı alıyorum, idrar tahlili gönderiyorum.. NST’ye bağlıyorum..

kan gazı idrar normal.. ama bebek iyiyim demiyor NST’ye göre..

Acil ameliyat diyorum.. Tepki alacağımı düşünüyorum aileden..

Aile her şeyi bana bırakıyor.. Siz ne derseniz o diyor hocam..
Saat 04:30.. anne de bebek te sağlıklı bir şekilde odalarında uyuyor..

içim rahatlıyor.. kahve de içememişim.. gözlerim oturduğum taburede kapanıyor..

06:00.. sabah oluyor.. ben hala işlerimi halletmeye çalışıyorum.. yarım saat ya uyumuşum ya uyumamışım..

eve gitmek için hazırlanıyorum..

eve giderken kendime yine soruyorum…

Sahi.. ”ben neden bu mesleği yapıyorum?

“Bu mesleği neden yapıyorum?” için 9 cevap

  1. Yazınız çok güzel, oldukça dengeli ve etkileyici…

    Yalnız benim gibi devlet hastanesinde çalışıyorsanız medyada hastaneyle veya işle ilgili açıklama yapmamızı engelleyen düzenlemeler var. Başınızı ağrıtabilrler… O yüzden yazılarınızı biraz daha kurgu(!) şeklinde yazmanızı öneririm.

    Başarılar…

    Beğen

  2. Merhaba Hocam;
    Yazınızı baştan aşağı okudum. İçim ürperdi, üşüdüm, üzüldüm, ağladım. Evet duygusal bir adamım. Duygusal değil çok duygusal bir adamım. Dünyada ki en zor mesleklerin başında gelir doktorluk. Çaresiz kaldığınızda sizi anlayabilecek bir hasta yakını çok nadir çıkar karşınıza. İnsanların yaşama sevincinin yanında sizin emekleriniz asla yok sayılamaz. Mesleğinize duyduğum saygıdan ötürü her doktora gittiğimde yada bir doktorla konuştuğumda sanki çok büyük devlet adamlarıyla konuşuyormuş gibi saygılı olurum. Hayatı dolu dolu yaşayan bir bireyim ben. Büyük sıkıntılarım olsa da yaşamayı ve yaşlanmayı hep sevdim.

    Ama hocam her doktor sizin gibi değilmiş bunu bir ay önce kızım dünyaya geldiğinde öğrendim. Araştırıp bilgi sahibi olana kadar kızımın kolunda oluşan Brakial Pleksus için doktora tek kelime etmedim. Kaldı ki eşimin kan oranı çok düşük olmasına rağmen 5 gün sonra kontrole geldi. Yani doktorla 5 gün boyunca görüşmedim ola ki onun hatası değildir araştırıp ondan sonra tepkimi koyarım diye. Ama malesef benim mesleğinize gösterdiğim saygıyı meslektaşlarınız bana göstermedi hocam. Şimdi kızım bir aylık kolu hala tutmuyor. Fizik tedavi uzmanları farklı farklı konuşuyor. Brakial Pleksus oluşmasında görüştüğüm doktorlar ağırlıklı olarak doğumda fazla çekmeden kaynaklı diyorlar yani ebe ve doktor hatası.

    Şimdi ben ne yapayım hocam. Benim kızımın kolu iyi olmazsa su şişesini bile açamayacak. Emekleyemeyecek mesela. Yeni yürümeye başlarken düşerse kendini kollayacak bir kolu olmayacak. Ayakkabısının bağlarını bağlayamayacak hocam. Bu ne kadar acı bir durum tahmin edersiniz. He diyeceksiniz ki beteri var. Evet var çok şükür benim kızım iyi. Ama hocam doktor hatasından kaynaklı bu durum için ben nasıl üzülmem. Doğum öncesi çekilen ultrasonda bebeğin ölçüleri yok hocam. Canım çok yanıyor. Bu gibi durumlarda aileye psikolojik destek ve bilgi desteği verilmesi lazım. Bırakın desteği bilgiyi Biz çocuk nörolojisi olan bir hastaneye sevk bile edilmedik hocam.

    Şimdi siz söyleyin ben bu doktor için nasıl güzel şeyler düşüneyim. Bir birey olarak benden korkmuş olabilir eşime neden anlatılmadı durumu. Kaldı ki durumu bana anlatan çocuk doktoru en sert ifadelerle konuşmasına rağmen benim ona sorduğum tek soru ” hocam bu çocuğun iyi olması için en yapabilirim.” oldu.

    Umarım siz mesleğinizi hakkıyla yerine getirirsiniz. Sizin gibi insanlara çok ihtiyaç var.

    Beğen

    1. Merhaba Ahmet Bey..
      öncelikle teşekkür ederim.. duyarlılığınız için. Ardından şöyle bir doğum eylemine bakalım; doğumda fazla çekmek ile brakial pleksus hasarı olmaz. Brakial pleksus hasarı zorlu doğumlarda bebeği kurtarma manevraları sonucunda olur. Aksi durum bebeğinizin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanır çünkü.bunda hep birlikte anlaşalım. Meslektaşım sonrası için neden öyle davranmış açıkçası bilemiyorum. Zaten tanıyı koyan pediatristtir, biz yetersiziz o konuda.
      brakial pleksusus hasarı olulunca çoğunlukla (%80 oranında) iyileşir. umudunuzu kaybetmetin lütfen.. Fizik tedavi geri getirmek için en uygun yöntem.. Allah sabır versin. Adınıza emin olun kendi evaldıma olmuş kadar üzüldüm. umarım yapabileceğim birşey vardır..
      iyi günler

      Beğen

  3. Merhabalar Hocam; Açıkçası bu kadar erken bir geri dönüş beklemiyordum. İlginiz için öncelikle çok teşekkür ederim.
    hocam ben doktor değilim dolayısıyla sizin yaptığınız işin ayrıtılarını bilmem mümkün değildir. Bana bu ifadeleri (fazla çekme, aşırı zorlama) söyleyen yine doktorlardır. Bebeğim 3500 gr dünyaya geldi. Doğumdan önceki haftalarda çekilen ultrason görüntülerinde bebeğin ölçüleri yazmakta ancak epikriz raporundaki ultrason görüntüsünde bu ölçüler malesef bulunmuyor. Epikriz raporlarını yorumlayacak bir doktorla henüz görüşme imkanım olmadı önceliğim evladımın hayata sımsıkı sarılmasını sağlamak. Bu noktadan hareketle bir çok doktora gittik hepsi farklı. Hatta Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde ki Nöroloji profesörü beklemek gerektiğini ancak 3 yaşında ameliyat olabileceğini belirtmişken Özel Acıbadem Hastanesinde görevli bir Profesör 3 ay sonunda kolun durumuna göre operasyon gerekebilir diyor.

    o kadar çok bilgi kirliliği o kadar farklı doktor görüşleri var ki. Fırtınanın ortasında dümensiz şekilde savruluyorum. Fizik tedavi doktorlarından biri kola eğzersiz verirken diğeri “o eskidendi bir süre dinlendirmeniz gerekmekte” diyor.
    Malesef ülkemizde aile eğitimine önem verilmiyor. Bu konu ciddi bir konu ama en sağlıklı hangisi nasıl öğreneceğiz nereye başvuracağız bilemiyorum.

    İlginiz için çok teşekkür eder. Hayırlı günler dilerim.

    Beğen

    1. Doktorlar bazen Tıbbi Konuları anlatırken halkın anlayacağı şekile sokmaya Çalışır.. Buda bazen yanlış anlamalara sebep olur. Neyse önemli olan şu an çocuğunuzun yaşıyor olması.
      Size önerim; Cerrahpaşa çocuk nörolojisi bu alanda en iyilerdendir.
      Onların dediğini yapmanız ve fizik tedaviyi aksatmamanız.
      Ümidinizi kaybetmeyin lütfen..
      Size sabır diliyorum.
      Çocuğunuz umarım en yakın zamanda sağlığına kavuşur.
      Iyi günler dilerim

      Beğen

  4. Çünkü yaptığın işte iyisin. Terziysen ve işinde iyiysen YSL olursun. Bir sürü beyin cerrahı var ama Gazi Yaşargil de var. Hiç üşenmeden bu yaşadıklarını yazan da bir Kübra var. Olmalı da. Hep. Bence.

    Beğen

    1. Ah Meriç ..
      Ne desem ne yapsam.. Nasıl düzelir kadının yeri bu ülkede.. Ne desem boş..
      Yaptıklarım sonuçsuz kalıyor. Bizim branşımız kadının sorunları ile en çok uğraşan branş..
      Birebir ben kadın olduğum için duyarlılığım da farklı biraz..
      Senin teveccühün arkadasım..
      Sağol Varol

      Beğen

  5. Yazınızı hayretler içinde okudum. Gerçekten çok zor ve güzel bir meslek hem yaşamı görüyorsunuz hem ölümü. Sakın yormasın hayat sizi, siz olmazsanız biz naparız 🙂

    Beğen

kbrnumber1 için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Popüler